Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay SÖZCÜ’ye konuştu…
45 yıl önce ülkemizde 100 işçiden 58’i sendikalıydı. O dönem 3 milyon civarında işçi sendikalıyken, günümüzde işçi sayısı tarımda çalışanlarla birlikte 16 milyon 345 bin kişi. Bugün 100 işçiden ancak 14’ü sendikalı. 1952 yılında Seyfi Demirsoy ve arkadaşları tarafından kurulan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (Türk-İş), 1 milyon 350 bin üyesi var. Onu 700 bin üye ile Hak-İş Konfederasyonu, 200 bin üyesiyle Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) izliyor. Günümüzde sendikalı işçi sayısı 2 milyon 250 bin civarında olurken, bunların çok büyük bir bölümünü de kamu kesiminde çalışanlar oluşturuyor.
Çalışanlar, işçi emeklileri de büyük sıkıntı içinde. Bu nedenle Türk-İş, Hak-İş, DİSK genel başkanları bir araya gelip ortak eylem planları yaptı. Bölgesel toplantılar, 81 ilde bir saatlik oturma eylemi yapıldı. Çerkezköy, Zonguldak, Trabzon mitinglerinde on binler “Geçinemiyoruz” diye bağırdı. Ankara’da 20 Ekim’de yapılan mitinge, polise göre 130 bin, Türk-İş yetkililerine göre 150 bin kişi katıldı. Ancak, işçinin çabalarına, eylemlerine rağmen hükümetten, “Sizin sıkıntınız, derdiniz nedir?” diye soran olmadı. Kamu kesiminde çalışan yaklaşık 650 bin işçi için toplu sözleşme görüşmeleri bir kısım çalışanlar için Ocak’ta, bir kısmı için Mart’ta başlayacak. Sendikaların taleplerine sessiz kalan iktidara karşı, sendikalar “Eylemse eylem, grevse grev, mitingse miting” diyecek.
ASGARİ ÜCRET, GEÇİM ÜCRETİ OLDU
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, son Ankara mitinginden söz ediyor, “Basın ‘siyaha siyah, beyaza beyaz, olduysa oldu, olmadıysa olmadı’ demeli. 150 bin kişi mitingde toplanıyor, Devletin televizyonu TRT’de haber bile olmuyor. Öbürleri takla attırıp veriyor. Allah’tan bir iki tane televizyon gerçek neyse onu yayınlıyor” diyor.
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay defalarca asgari ücret tespit komisyonunda işçi kesimine başkanlık yaptı. Bugün asgari ücretle ilgili durumu bilmenin ötesinde çalışanların ne çektiğinin de yakın tanığı. Son beş yılda asgari ücret “Geçim ücreti” oldu. O yüzden asgari ücret toplumun bütün kesimini ilgilendiriyor.
Mitinglerde Ergün Atalay emekliye, taşerona söz veriyor, onların içinde bulundukları durumu anlatıyordu. Asgari ücret tespit komisyonunda, asgari ücretle çalışan taşeron işçiler, işçi kesimini temsil edecek. Onların verdiği karara Türk-İş uyacak. Komisyonda, Türk-İş’i Genel Başkanvekili Ramazan Ağar temsil edecek.
HER KESİMDEN FARKLI RAKAM
“Geçim ücreti”ne dönüşen asgari ücretin, önümüzdeki yıl için ne kadar olması gerektiği konusunda her kesim farklı rakam söylüyor. Bunun öncülüğünü siyasetçiler yapıyor. Türk-İş’in ne istediğini bir sendikacı SÖZCÜ’ye şöyle anlattı:
“Sendika genel başkanları olarak bir araya gelip konuşuyoruz. Bizim dediğimiz, ‘insanca yaşayabilmek için bir rakam’ olacak. Şimdi herkes kafasına göre bir rakam söylüyor. Siyasiler, patronlar konuşuyor. Biri 20, başka biri 30, başkası 40- 50 bin diyor. Türk-İş de asgari ücretle çalışan kardeşlerimizin talebi diye ‘40 bin lira’ derse, ‘Helal olsun Türk-İş Genel Başkanı 40 bin lira istedi’ denilir. Peki, olur mu? Yok. Pazarlık imkanı olur mu? Yok. O zaman hükümetle patronlar otururlar. Bu durum, patronların elini güçlendirir. Türk-İş’in başta bir rakam vermesi durumunda, işveren sendikaları hemen tavır alıyor, ‘Nasıl olsa Türk-İş bunun altına inmez’. O zaman hükümetle işveren sendikası istedikleri gibi hareket ediyorlar. Biz bu durumu dikkate alıyoruz. O yüzden rakam belirtmek yerine ‘İnsanların, insanca yaşayacağı ücret’ diyeceğiz. Onun ne olduğu da ortada.”
ATALAY: NE OTURURUZ, NE İMZALARIZ
Bu konuşmalardan sonra Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’a, yaptıkları mitingler, oturma eylemleri, bölge toplantılarından bir sonuç alıp almadıklarını sordum. Atalay SÖZCÜ’ye şunları söyledi:
“Ankara’da mitingimizde 150 bin kişiyi topladık. Bunu AKP de, CHP de toplayamaz. Yaptığımız eylemlere rağmen bugüne kadar hükümetten elle tutulur olumlu bir cevap almadık. Üç konfederasyon olarak kendimize yakışanı yaptık, sonuç alana kadar yapmaya devam edeceğiz.
Ocak ayında kamu kesimi sözleşmeleri başlıyor. Sözleşme görüşmelerinde kanun çerçevesinde ne yapmamız gerekiyorsa yapacağız. Toplumun memnun olmadığı toplantıya ne otururuz, ne konuşuruz, ne de imza atarız. Dün de öyle yaptım, ondan evvel de yaptım, yine aynısını yaparım.
MÜCADELEDE GERİ ADIM ATMAM
Hükümet mutlaka sesimizi duyuyordur. Ama ülkemizin devlet televizyonu haberlerimizi vermiyor ancak mitingimize katılan 150 bin kişi iline, ilçesine, köyüne gidiyor. Onların da annesi, babası, kardeşleri, çocukları var. Türkiye’nin her noktasında herkes her şeyi biliyor. Mücadeleden nokta kadar geri adım atmam. Ben, bakan, iş adamı, zengin olmayacağım. Gerekeni yaparım.
Toplu sözleşme öncesinde, Kamu Koordinasyon Kurulu toplantı yapacak. Bir rakam çıkacak. Nedir, ne değildir göreceğiz. Şimdi asgari ücret için diyorlar ya ‘Gerçekleşen enflasyon mu, olan enflasyon mu?’ diye. Bu dönemde işçilerin çok kaybı var. Onların telafi edilmesi gerekir. Rakamların çıkmasını bekleyeceğiz.”
Sendikalar bakalım, çalışanları memnun edecek bir sonuç elde edecek mi? Aralık’ta asgari ücret bunun ilk işareti olacak.